Kariyer mi? Aşk mı?

Gerçekten cevaplanması çok zor bir soru. Buna rağmen yinede insanı ikileme sokan bir yapıya sahip. O zaman bu yapıları teker teker incelemekte yarar var.

Öncelikle kariyer daha bir materyal geliyor. Yani maddi bir yapıya sahip. Aşk ise duygusal olduğu için manayı teşkil ediyor. O zaman bu iki olgunun analiz merkezlerine bakalım. İnsanda maddi ve manevi olayların analizini yapan iki ayrı merkez var. Beyin ve Gönül. Beyin daha çok maddi analizleri yaparken gönül daima manevi analizler yapar. Bu iki merkezin işlevini karıştırmamak gerekir. Maddi analizleri gönülle manevi analizleri beyinle yapmaya kalkarsak çok yanlış neticelere varırız.

Gelelim ikilemimize: Kariyer mi? Aşk mı?

Eğer kariyeri ön planda tutarsak, aşktan uzaklaşmış oluruz. Kariyeri ön planda tutanlar önce kariyer sahibi olmak isteyip zamanı kariyer için harcarsa, aşk la karşılaştığında hemen akla gelen ilk soru; kariyerim ne olacak? Ve ilişkilerine biraz daha materyalist yaklaşacak. Kendi kariyerine uygun hali vakti kendisine yakın olan birini arar hale gelecek. Dikkat edin! Karşısındakinin sevgisine bakmıyor. Kariyerine ve toplumdaki yerine bakıyor. Yani arada duygusallığı yaşayamıyor. Çünkü kariyer ve mevki ile o kadar yoğunlaşıyor ki. Aşkı beyniyle analiz ediyor. EN BÜYÜK HATA.

Eğer bu yaklaşımla evlilik kurulacak olursa bu hiçbir zaman aşk evliliği olmayacaktır. Ben genel müdürüm, sen müdürsün yada koordinatörsün, benim arabam evim var senin yazlığın, katın, ben mükemmel bir yatak odası aldım, sen salonu dizdin vs, vs. Dikkat edilirse temelde maddiyat yatıyor. Bu ilişkinin devamında maddiyatta dengeler bozulunca evlilikte de dengeler bozuluyor. Sonuç ayrılığa kadar gidiyor. Hele birde çocuk varsa; o zaman ya çocuk perişan oluyor ya da çocuğun gelişimi için her iki taraf mutsuz bir hayata katlanmak zorunda kalıyor. Bu çekişmelerin neticesinde kariyerlerinin gereklerini yerine getirememe riski ortaya çıkıyor. Belki de kariyerler kaybediliyor.

Genel bir kanı vardır. “Başarılı bir erkeğin arkasında başarılı bir kadın vardır.” Ya da “Başarılı bir kadının arkasında başarılı bir erkek vardır.” Bunun sebebi Aşk olsa gerek.

Hiçbir varlıkları olmadan evlenip, omuz omuza verip sırayla tüm ihtiyaçlarını sağlayan bir çift düşünün. Evlenmeleri tamamen aşka dayalı. Her şeylerini taksitle alıyorlar. Sonra taksitle bir kooperatif evi, derken araba vs. vs. ne kadar güzel bir şekilde hayat standartlarını yavaş yavaş yükseltiyorlar. Bir birlerine her alanda destek oluyorlar. Çünkü aralarında maddiyata bağlı bir bağ yerine sevginin yüceliği var. Bu sevgi sayesinde her şeylerine katlanıyorlar. Belki yavaş oluyor ama hayatları gün geçtikçe daha iyiye gidiyor. Bunun akabinde iş alanında yükselmede yaşanıyor. Beraberinde kariyer yükselişi. Evlilikteki maddi sıkıntılara ancak sevginin gücüyle katlanılabilir. Bu yüzden aşk evlilikleri, mantık evliklerinden daha uzun ömürlü oluyor.

Bazı insanlar kariyer kaybetmektense sevgiyi kaybetmeyi tercih ediyor. Ve sevgiden uzak bir hayatı seçiyor.

Bazıları da sevgiye sıkıca sarılıp sevdiğiyle beraber tüm engelleri aşıp mutlu bir hayat yaşamayı tercih ediyor.

BENİM TERCİHİM HER ZAMAN VE DAİMA SEVGİDEN, AŞKTAN YANA OLMUŞTUR.