AŞK-I MUHABBET İÇİN HOŞ GELDİNİZ
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Kur-an' da Kadına Dayak Yoktur.

Aşağa gitmek

Kur-an' da Kadına Dayak Yoktur. Empty Kur-an' da Kadına Dayak Yoktur.

Mesaj tarafından Admin Perş. Mayıs 14, 2015 11:30 am

Sadakatsizlik ve iffetsizliklerinden kuşku duyulan evli hanımlara karşı takınılacak tavırla ilgili Kuran Ayeti:

Diyanet İşleri mealine göre:

“Allah’ın kimini kimine üstün kılmasından ötürü ve erkeklerin, mallarından sarfetmelerinden dolayı erkekler kadınlar üzerine hakimdirler. İyi kadınlar, gönülden boyun eğenler ve Allah’ın korunmasını emrettiğini, kocasının bulunmadığı zaman da koruyanlardır. Serkeşlik etmelerinden endişelendiğiniz kadınlara öğüt verin, yataklarında onları yalnız bırakın, nihayet dövün. Size itaat ediyorlarsa aleyhlerine yol aramayın. Doğrusu Allah Yüce’dir, Büyük’tür.” (Nisa 34).

Prof. Yaşar Nuri Öztürk mealine göre:

“Erkekler; kadınları gözetip kollayıcıdırlar. Şundan ki, Allah, insanların bazılarını bazılarından üstün kılmıştır ve erkekler mallarından bol bol harcamışlardır. İyi ve temiz kadınlar saygılıdırlar; Allah’ın kendilerini koruduğu gibi, gizliliği gereken şeyi korurlar. Sadakatsizlik ve iffetsizliklerinden korktuğunuz kadınlara önce öğüt verin, sonra onları yataklarında yalnız bırakın ve nihayet onları evden çıkarın/bulundukları yerden başka yere gönderin! Bunun üzerine size saygılı davranırlarsa artık onlar aleyhine başka bir yol aramayın. Allah çok yücedir, sınırsızca büyüktür.” (Nisa 34).

Yukarıdaki iki mealdeki tek önemli fark üçüncü emirdedir. Kur’an’da üçüncü sırada “fadribûhunne” emri konmuştur. Emrin kökü olan “darb” Kur’an dilinde dövmek, dolaşmak-dolaştırmak, evden çıkarmak anlamlarına gelmektedir. Erkek egemen toplumda fırsat bu fırsat denilip genelde bunlardan birincisi dövme anlamı tercih edilmiş, bazıları da bunu “hafifçe vurma” olarak hafifletmişler, ortasını bulmuşlardır.

Prof. Yaşar Nuri Öztürk “Kur’andaki İslam” Kitabında konuya bu üç anlamdan bakmaktadır (sayfa 553-554):

“Bu ayetteki “fadribu” kelimesi Kuran’da kullanılan anlamlarından yalnız bir tanesiyle kayıtlanmış ve emirden hep dövmek çıkartılmıştır. Bütün tevillerini ve yorumlarını kadın aleyhine yapan yaklaşımlardan zaten başka bir şey beklenemezdi. Oysa ki, kelimenin diğer anlamları ayetin amacını ve düzenlenen konunun maksadını çok daha doyurucu biçimde önümüze koymaktadır. İşin esası şu ki, Kuran birçok yerde sergilediği kelam mucizesini burada da sergileyerek, bir tek kelimeyle birkaç alternatifi birden vermiştir.

Biraz teknik detay verirsek şunları söyleyeceğiz: “Fadribu” emrinin kökü olan “darb” kelimesinin 30’a yakın anlamından en önemlileri “vurmak, dövmek, huruc (çıkmak), zehab (gitmek) ve dolaşmaktır”. (bakınız İbn Mansur, Lisanul Arab, Darb Maddesi) ve darb kelimesi Kur’an da bu anlamların hepsinde kullanılmıştır (bakınız 2/60, 73, 273; 3/156; 4/101; 7/106; 8/12; 50). Durum bu olunca konumuz olan ayetteki emri bu anlamların muhtemel olan herbiriyle değerlendirmek gerekmektedir. Buna göre emri aynı zamanda if’al kalıbından da anladığımızda ifade ettiği manalar şunlar olur.

Onları evden çıkarın.
Onları bulundukları yerin dışına gitmek zorunda bırakın.
Onları dövün.
Kuran böylece içinde bulunulan duruma ve karşılaşılan şartlara göre bu üç seçenekten birinin kullanılmasını istemektedir. Ve dikkat edilirse ilk iki seçenek düzenlenen konuda sonuç almak bakımından hem insan psikolojisine hem de hukuk mantığına daha uygundur.

Emri dövmek anlamında almamız durumunda ise şunları söylememiz gerekiyor:

Ayet aile düzenini, toplum ahengini bozucu davranışlar içine giren kadınları düzeltmek için üç aşamalı bir çare getirmiştir. Bunların ilk ikisi (öğüt, yatakta yanlız bırakma) bireysel ve psikolojik, üçüncüsü (dövme) ise maddi yaptırımdır. Burada dikkat edilecek nokta “dövün” emrinin muhatabını iyi belirlemektir. Kadına zulmetmeyi bir tür meziyet gibi gören anlayış, bu emri her kocanın karısını dayağa çekmek serbestisi gibi yorumlamıştır. Bu asla doğru değildir. Çünkü burada darb (dövme) gibi bir maddi yaptırım vardır. Yani bir had söz konusudur. Hadlerin uygulanması ise kamu otoritesinin işi ve hakkıdır. Buradaki beyanı kocanın karısını dövmesi anlamında almak bir saptırmadır. Kur’an, bozuk düzen giden kadını hizaya getirmek için önce kocayı seferber etmiştir. Koca, kadına öğüt verecek, sonrada onu yatağında yanlız bırakarak dikkatli olmaya zorlayacaktır. Bu iki aşama bireyseldir. Bu aşamalarda başarı sağlanamamışsa, kamu otoritesi devreye girecek ve insan için en ağır ve aşağılayıcı cezalardan biri olan dövme uygulanacaktır. Bunun nasıl ve hangi ölçüler içinde, hangi şartlarda uygulanacağına kamu otoritesi karar verecektir. Kur’an’ın genel ruhu ve hukuk mantığı bunu başka türlü anlamamıza müsade etmez.”

Hocanın yorumunda ifade ettiği cezanın kamu otoritesince hükmü ve uygulanması yasalarda böyle bir cezanın öngörülmüş olmasına bağlıdır, yani günümüzde olanağı yoktur ama eski çağlarda kamu otoritesinin yani kadıların bu şekilde dövme cezasına hükmetmesi ve zabitlerce uygulanması kolaydı.

Darb kelimesinin Kur’an da her yerde dövme anlamında kullandığımızda garipliklerle karşılacağımızı, “darb”ın kimi yerde yola “çıkmak”, kimi yerde boyun “vurmak”, kimi yerde karanlığa “bürümek”, kimi yerde parmakları “doğramak”, kimi yerde örnek “vermek”, kimi yerde verilen bir şeyi geri “almak”, konulan bir şeyi “kaldırmak”, birini “dövmek”, birini “yatırmak”, “uyutmak”, “örtmek” vb anlamına geldiğini, Nisa 34 deki karşılığının “çıkarmak, uzaklaştırmak” olduğunu bunun da evden çıkarmak, uzaklaştırmak, ondan ayrılmak olarak anlaşılması gerektiğine Hoca’dan başka işaret edenler de olmuştur. Kimilerine göre de dövme son çaredir ve ancak kadın kötü yola düşmüşse ve tüm uyarılara rağmen bundan vazgeçmiyorsa onu kurtarmak için uygulanabilir. Ancak kötü yola düşmüşlük, aşağıda belirtildiği gibi bu ayetin kapsamına girmemektedir. Sonraki ayet (Nisa 35) de göstermektedir ki, “dövme” olarak çevrilen kavram eşlerin “uzaklaşmaları”, ayrı yaşamalarıdır:

“Eğer karı-kocanın aralarının açılmasından endişe ederseniz, bir hakem erkek tarafından, bir hakem de kadın tarafından gönderin. Bunlar, barıştırmak isterlerse Allah, kadınla erkeğin aralarını düzeltmede onları başarılı kılacaktır. Allah Alim’dir, herşeyi bilir; Habir’dir, herşeyden haberdardır.” Nisa 35.

Akıl yürüterek varacağımız sonuç şu olacaktır: Kocasına sadakatsizlik ve iffetsizliğinden kuşku duyulan kadınlara önce nasihat edilmesi, bu sorunu çözmezse yatakların ayrılması yani cinsel ilişkiden uzak durulması, bu da sorunu çözmezse evlerin ayrılması, kadının her durumda iyi hal göstermesi halinde de konunun kapatılması salık verilmektedir. Ayet kötü yola düşmüş, kocasını aldatmış kadınla ilgili değildir, o ayet “Nur 2″ olup (BAKINIZ BU KONUDAKİ AYRI BİR AÇIKLAMAMIZ) orada zaten hem erkek hem de kadına verilecek ceza belirtilmiştir. Kocasını aldattığı belli olmamış, sadece kuşku duyulan bir eşe dayak atılması gibi ağır ve adaletsiz bir davranış Kur’an’a uygun değildir. Çoğu zaman olduğu gibi Kuran ortadayken söz konusu “dövme” cezası hadislere (sahih olmayan) dayandırılarak gerekçelendirilmiştir.

Kuran’dan çıkartılacak sonuç kadına her şekilde cezayı ancak ve ancak kamu otoritesinin verebileceğidir.
Admin
Admin
Admin

Mesaj Sayısı : 54
Kayıt tarihi : 14/05/15
Yaş : 62
Nerden : İstanbul

https://kunfeyekun.yetkinforum.com

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön


 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz