AŞK-I MUHABBET İÇİN HOŞ GELDİNİZ
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Genç Bir Ruha Sahip Olup Bedel Ödemek mi, Yoksa Bedelini Ödeyip Ruhu Olgunlaştırmak mı?

Aşağa gitmek

Genç Bir Ruha Sahip Olup Bedel Ödemek mi, Yoksa Bedelini Ödeyip Ruhu Olgunlaştırmak mı? Empty Genç Bir Ruha Sahip Olup Bedel Ödemek mi, Yoksa Bedelini Ödeyip Ruhu Olgunlaştırmak mı?

Mesaj tarafından Admin Perş. Mayıs 14, 2015 12:46 pm

İnsanın yaradılış gayesi; dünyada yemek, içmek, üremek ve ölmek değildir.

İnsanoğlu dünyaya geldiği andan itibaren elinde olmadan bir gelişim sürecine girer. Çok kısa tarif edecek olursak; emekler – yürür – konuşur – ergenliğe ulaşır – evlenir – çocuk sahibi olur – yaşlanır – ölür.

Bu seyir dikkat edilirse sıfırdan başlar gençlik dönemlerinde zindelik ve enerjik olma konusunda zirvededir ve orta yaş ve sonrasında inişe geçer. Bu tamamen bedensel bir seyirdir ve bizim yaradılış gayemiz bu değildir.

Dikkat edilirse bedensel gelişimde faktörler maddi faktörlerdir ve bizim ebedi hayatımızla uzaktan yakından ilgisi yoktur.

Asıl yaradılış gayemiz bedensel gelişimden çok farklı olan ruhsal gelişimimizi sağlamaktır.

Bu gelişim çok çetin ve zor aşamalardan geçer. Hayatta karşılaştığımız tüm zorluklar bizim ruh yapımızı bir anlamda şekillendirir. Sahip olduğumuz inanç ve ahlak yapımıza göre bu şekillenme bir anlamda ruhun terbiyesidir. Fakat günlük hayatta ruha verilen terbiye onun gelişimi için yeterli değildir. Nasıl ki öğrenim hayatımızda çeşitli kademelerde okullara gidiyorsak ve bu okullardan mezun oluyorsak manevi hayatımızda da bu tür desteklere ihtiyacımız olacaktır. Bu destekleri alacağımız yerleri seçmek çok önemlidir. Her an yanlış bir yola girmemiz mümkündür. Anadolu’ da evliyalar döneminde bu desteği veren dergâhlar vardı. Bu dergâhlara “kapı” denilirdi.



Yunus’un dediği gibi;



Taptuğ’un tapusuna,
Kul olduk kapusuna,
Yunus miskin çiğ idi,
Pişti elhamdülillah.



Ve dervişler burada çile doldurur ve ondan sonra Hak’ ka kavuşmanın huşusu içinde bildiklerini öğretmek için mürşitlerinden destur alıp dünyaya dağılırlardı.



Ruhun olgunlaşma bedeli çok çetindir. Çünkü karşındaki tek rakip sensin ve senin nefsin. İnsan nefsine karşı zafer kazandıkça ruhunun olgunlaşması gerçekleşir. Bir Zen Budist düşünür şöyle demiş: “ insanın kuvvet aldığı kaynak kendisiyle savaştığı kaynaktır.” Sufi anlamda da insan nefsiyle savaştığı ölçüde acı çeker ve bunun neticesinde ruh olgunluğuna erişir.

Bizi yaratan bize kendinden bir nefes vermiştir. Biz buna ruh diyoruz. Bizim gayemiz bize verilen bu ruhun inkişafını gerçekleştirmek ve neticesinde bizi yaratana ulaştırmasını sağlamaktır. Çünkü ebedi hayatımızda, geçici olan, yaşlanıp ölen maddi bedenimize ihtiyacımız olmayacaktır. O sadece bu dünyada belli bir süre yaşayabilmemiz için kullandığımız bir giysidir. Asıl kimliğimiz ruhumuzdur. Ruhumuzun belli aşamalardan geçip, olgunlaşıp yüksek notla mezun olabilmesi ve bunun neticesinde ebedi hayatımızda rahat edebilmesi tamamen bize bağlıdır. Bu olgunluğu sağlamanın bedeli de ruhsaldır. Sıkıntı çekeceğiz, üzüleceğiz, belki dışlanacağız, anlaşılamayacağız, kalabalık içinde kendimizi tek başına hissedeceğiz, beklide bunalımın eşiğine geleceğiz. Fakat asla bizi yaratana isyan etmeyip kendi iç benliğimize dönüp kendimizle yani bir anlamda “ego ve süper ego” ya karşı başlatacağımız manevi savaşın neticesinde o güzel sevgiliye ulaşacağız.



Allah hepimize bu kavuşmayı nasip etsin.
Admin
Admin
Admin

Mesaj Sayısı : 54
Kayıt tarihi : 14/05/15
Yaş : 62
Nerden : İstanbul

https://kunfeyekun.yetkinforum.com

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön


 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz