AŞK-I MUHABBET İÇİN HOŞ GELDİNİZ
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Mânâ ve Sûret

Aşağa gitmek

Mânâ ve Sûret Empty Mânâ ve Sûret

Mesaj tarafından Admin Perş. Mayıs 14, 2015 4:40 pm

Hz. Mevlana Mesnevi’de şöyle der: “Mânâ ve sûret diyelim ki, su ile ağaca benzer. Su ve ağaç hakikatte birbirinden ayrı şeylerdir, aralarında bir benzerlik de yoktur. Fakat ne susuz ağaç olur, ne de su bir ağaca hulûl etmedikçe meyve haline gelir. Demek ki ağaç sûretse su da mânâdır. Mânâ hangi ağaca nüfuz ve hulûl ederse o ağaçta yeşermeler görülür ve meyveler belirir. Suyun ağaçta zuhuru meyve olduğu gibi, mânânın bir vücutta zuhuru da hayat olur, kudret olur, ilim irfan olur ve kişi büyük hakikate bu irfan yoluyla varır.” [2]
Ezelî olan bu su kadîmdir ki daima kendini temizleyebilir. İçersine her türlü kir pas atılsa, bazen tuzlansa, tuzlu su haline dönse ve safiyetini bu dünyada kaybetse, ne zaman ki Allah’ın nuru üzerine vurur ve aşkından buhar haline dönerse kendi göğünde temizlenir ve rahmet olarak dünyaya yağar.
Böylesine akan tertemiz su Allah’ın manasıyla ulaştığı yeri diri ve yeşil olan cennet gibi süslü kılar. Bu yüzden cenneti özleyen suyu arar, su da cennet gibi olanı... Cennet gibi olana özlem, suya özlem gibidir ki Fuzûlî, Su Kasidesinde, Goethe’de Muhammet’in Namesi şiirinde su gibi diriltici olarak gördükleri Peygambere olan aşklarını anlatmaktadır.
Su öyle bir güzelliktir ki, Allah onu renksiz yaratmıştır. Ne enteresandır ki rengi olan herşeyden bıkılır, sudan bıkılmaz. Gene ne enteresandır ki suyun şekli yoktur, girdiği kabın şeklini alır. Yani, çeşitli nefis kalıplarına girer, vücuda can verir ama o kişinin özelliklerine göre diriltir onu. Kimisinde şehvet, istek, arzu, kin, nefret, gıybet, kibir, haset, yalan, hak yemek, kendini herkesten üstün saymak gibi özellikleri canlandırır, bazısında da; sevgi, yardım, tevazu, af, sabır gibi ab-ı hayat olur.
Görülüyor ki suyun her hali başka bir mana içermektedir. Sufiler birlik yani tevhid ehlini yani Allah sevgilisini şöyle anlatırlar:
Su sahibi suyu soğuk bir mekana koyarsa, su donacak ve adı buz olacaktır. Buzun tabiatı, katılık, sertlik ve soğukluktur. Bu durum birlik (tevhid) ehlinin katı, sert ve soğuk hallerine bir misaldir.
Bu buz, ateşe, güneşe, ya da normal bir eritilişe tabi tutulursa çözülecek, eriyecek ve tekrar su haline dönecektir. Bu durum birlik (tevhid) ehlinin aşk, şevk ya da normal zevklerle çözülüp rahatlaması, yumuşaması ve ılımlı olmaya başlamasına misaldir.
Bu su ateşe konursa önce ısınacak, sonra kaynayacak, daha sonra da buharlaşıp uçacaktır. Bu durum birlik (tevhid) ehlinin ibadetler ve çilelerle incelip hafifleyerek, sevgi, aşk, vecd içinde kanatlanarak erenler alemine ulaşmasının misalidir.
Bu buharın da geçireceği pek çok haller vardır. Buhar soğuk bir hava tabakasına girerse, içine girdiği soğukluğun durumuna ve derecesine göre, yağmur da olabilir kar da olabilir dolu da olabilir. Bu durum, halktan Hakka ulaşan velinin tekrar halka dönüp onlara yoldaşlık etmesine misaldir. Bazı veliler yağmur gibi yumuşak, bazıları kar gibi beyaz, bazıları da dolu gibi sert ve hırçındır.
Aynı suyun bir de oksijen ve hidrojene ayrıştığını düşünelim. Bu çok daha çarpıcı ve değişik bir misaldir. Suyun tam tersine dönüşümüdür. Önce -normal halinde- içilecek, hararet giderecek ve ateş söndürecek bir madde iken, sözünü ettiğimiz hal değişimi kademelerinden geçerek katı, sıvı (su), sıvı iken gaz (oksijen ve hidrojen) olacak ve karşımıza yanıcı ve yakıcı iki gaz olarak çıkacaktır. Bu durum sevgili olan velilerin dünya insanı tarafından kolay anlaşılmadığına misaldir.
Buz, buhar, kar, yağmur ve dolu ya da oksijen ve hidrojen; bunların hepsi de suyun halleri oldukları halde, adları da tatları da değişiktir. Nitelikleri ve nicelikleri de değişiktir Tesirleri ve tepkileri de değişiktir.
Her şeyin buz, buhar, kar, yağmur ve doludan ibaret olduğu bir dünya düşünelim. Böyle bir dünyada, tıpkı içinde yaşadığımız dünyada olduğu gibi neyin neden ibaret olduğunu bilenler de olacak bilmeyenler de bulunacaktır. Bilenlerde- sırra erenlerden birisi- “bu dünyada hepimiz ve her şey sudan ibaretiz. Bizim müstakil ve kendimize ait mutlak bir varlığımız yoktur. Biz yokuz, su var. Biz onun hallerinden ibaretiz.” Dese, onu anlayan da olacak anlamayan da.
Böyle bir hal içinde görüyoruz ki suyun başka bir hali olan deniz, egosundan ölmüş, içindeki mana suyuyla dirilmiş kişiyi üstünde taşır, kendini herkesten üstün sanan, arzu ve isteklerinin esiri olmuş kişiyi boğar. Demek ki, kötü huylarıyla mücadele eden kişi, hakikat sırları denizi üzerinde daima yüzer.
Aslında sıkıntı ve belalar, suyun içine atılan çer çöp gibidir, biriktirilirse kokar. Halbuki su onları yok etme çabasındadır. Gök gürlemesi susuzun başını ağrıtır, bilmez ki rahmet gelecek.
Suyun sesi var mı demeyin. Kabın içinde ateşe konan su ne tatlı bir ses verir. Celaleddin Rumi’ye göre bu şu manadadır. Der ki, şu su ateşe galiptir. Yani erkek kadın üstüne tesirlidir. Ama şekilde. Manada ise ateşin suya galipliği gibi kadınlar erkeğe galiptirler. Hakiki akla sahip erkek gariptir ki kadınına mağluptur. Çünkü kadın Allah’ın güzelliğinden bir nur taşır. Kadınlık büyük mertebedir. Ama iş o mertebede kadını bulmakta. Böylesine bir güzellik taşıyan kadın Rumi’ye göre mahluk değildir adeta haliktir.
Sonuçta su insandır. Beşerin varlığı ve yaradılışın kaynağıdır. Suyun hakikati tekliktir, tevhid ve vahdet. Ne mutlu farklılıkları birleyip böylesine bir birliğe erebilene. Zira ayrı görülene hürmet o eserin sahibine hürmettir. İnşallah bu forum da farklılıklardaki tekliği idrak etmek için bir fırsat oluşturur. Amin.
Admin
Admin
Admin

Mesaj Sayısı : 54
Kayıt tarihi : 14/05/15
Yaş : 62
Nerden : İstanbul

https://kunfeyekun.yetkinforum.com

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön


 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz