AŞK-I MUHABBET İÇİN HOŞ GELDİNİZ
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Kuran’da Recm (taşlayarak linç etmek) Yoktur

Aşağa gitmek

Kuran’da Recm (taşlayarak linç etmek) Yoktur Empty Kuran’da Recm (taşlayarak linç etmek) Yoktur

Mesaj tarafından Admin Perş. Mayıs 14, 2015 11:27 am

“Zina eden kadınla zina eden erkek… Yüz vuruş vurun herbirinin ciltlerine… Allah’a ve ahiret gününe inanıyorsanız, Allah’ın dini konusunda bunlara acıma duygusu sizi yakalamasın. Müminlerden bir grup da bunların cezasına tanık olsun.” Nur 2.
Kuran’da zina ile ilgili bu kadar açık hüküm olmasına ve bundan başka cezai bir hüküm olmamasına ve de özellikle ölüm cezası öngörülmemiş olmasına rağmen neden Suudi Arabistan, Somali, daha önce Taliban yönetimindeki Afganistan gibi bazı İslam ülkelerinde, Nijerya, Sudan gibi bazı ülkelerin müslüman bölgelerinde ve de özellikle Vahabbi zihniyetinde zina için recm yani taşlama, daha doğrusu taşlayarak öldürme cezasını uyguluyorlar?
“O birşeyden habersiz iffetli mümin kadınlara iftira atanlar, dünyada da ahirette de lanete çarptırılmışlardır. Büyük bir azap vardır onlar için.” Nur 23.
“İffetli kadınlara iftira atıp da dört tanık getiremeyenlere gelince, onlara hemen seksen vuruş vurun. Ve onların tanıklıklarını ebediyen kabul etmeyin. Onlar, fıska batmışların ta kendileridir.” Nur 4.
Görüldüğü gibi Kuran ayrıca zinanın çok kesin olarak kanıtlanmasına aksi takdirde suçlamanın iftira olarak kabul edileceğine ve aynen zina suçu yapılmış gibi cezalandırılacağına da hükmetmiştir. Böyle bir kitabın dininde zina için kitabın ruhuna Allah ve insan anlayışına taban tabana zıt ölüm cezası uygulaması katiyetle kabul edilemez.
Kuran’da olmamasına karşın Tevrat’ta recm yani taşlama cezası vardır. Birçok yanlış uygulama gibi recm yani taşlama da İslama İsrailiyat yani Yahudiliğe ait kabul ve gelenekler yoluyla girmiştir. Son derece garip ama gerçekten de bazı İslam ülke ve toplumları kendi kitabının hükmünü değil Yahudi kitabının hükmünü uygulamaktadırlar. İslam bu derece dejenere edilmiş, Kuran’dan bu derece uzaklaşmıştır. Esasen İsrailiyat tahribi, hurafe tahribinin omurgasını oluşturmaktadır. Çünkü bu tahrip, uydurma hadisler yoluyla kendisine bizzat İslam Peygamberi’ni araç yapmıştır. Denilebilir ki İslam diye sahnelenen kabullerin büyük bir kısmı doğrudan veya dolaylı hurafe kaynağıdır. Bunlar, Kur’an’ın dinine adeta rakip bir din kurmakta ve müminler topluluğunu dünyanın önünde akıl almaz zorluklarla yüz yüze getirmektedir.
Recm yani taşlama nasıl olmuş da İslama girmiş. Hz. Muhammed bir devlet reisi sıfatıyla kendisine başvuran Yahudilere zina yapan bir Yahudi kadının Tevrata göre cezalandırmalarına bir kez izin vermiş. Sen misin izin veren? İslamın erkek egemen softaları Hz. Muhammed’den sonra hemen bu Yahudi cezasını sünnet deyip Hz. Peygamber ve sahabilerine bir dolu yalan isnat ederek İslama sokmuşlar. Yalanlardan biri de Hz. Ömer’in güya recmin Kuran’da olmamasına rağmen hükmen bulunduğunu söylediği iddiasıdır. Halbuki Hz. Ömer hilafeti sırasında tüm hadisleri toplatmış ve hadis yazılmasını yasaklamış, Kuran dışındaki kaynakları reddederek Kuran dışına çıkılmasına engel olmuştur.
Peygamber devrinde ikiyüz ayet olan Azhab suresinin Halife Osman devrinde yetmiş üç ayete indildiği bu arada “Yaşlı erkek ve kadın zina ederlerse Allah’tan bir ceza olarak onları recmediniz” hükmünün de dışta bırakıldığı iddia edilmektedir. Buna en iyi yanıtı Prof. Süleyman Ateş vermektedir:
“Bir iki kişinin sözünden ibaret olan bu rivayetler doğru kabul edilse bile Kuran’ın değiştirildiği, bir kısım bölümlerinin veya ayetlerinin atıldığı anlamı çıkar ki İslam için hiç bir fedakarlıktan çekinmemiş, iki kez, Peygamber’in damadı olmak şerefine erişmiş olan Osman gibi bir zat, Kur’an’ı eksik yazmakla suçlanmış olur. O böyle şey yapmaktan uzaktır. Zaten bu recm ayeti diye ileri sürülen rivayet, çok değişik varyantlarla nakledilir. Bunun asıl amacı da Kur’an da mevcut olmayan recm geleneğine sağlam dayanak bulmak ve recm cezasını Kur’an’a dayandırmak çabasıdır. Tabii bunu yaparken bu raviler, Kur’an’ın değiştirilmemiş olduğu inancını nasıl sarstıklarının farkıda olmamışlardır. Kaldı ki Osman Mushafı, Ebubekir devrinde yazılmış ana nüshaya istinaden yazılmıştır. Arada büyük fark olsaydı, Ebubekir nüshasını bilen, ezberlemiş olan sahabiler buna itiraz ederlerdi.” Prof. Süleyman Ateş, Yüce Kuran’ın Çağdaş Tefsiri, İst. 1982-1998, 127-128.
Zaten Osman nüshası ile sahabilerin özel nüshaları arasında içerik açısından fark olduğu da rivayet edilmemiştir.
Osmanlı döneminde recm bir kez uygulanmış ancak daha sonra tartışmalar sonucu yanlışlığı kabul edilerek bir daha uygulanmamıştır.
Taşlamanın kökeni Yahudi hahamların kendilerine yüz vermeyen kadınlara uyguladıkları bir cezalandırma yöntemidir. Aynen Notr Damın Kamburu filmindeki engizisyon papazının kadını ölüm cezasına çarptırması gibi.
Prof. Süleyman Ateş’in yorumlarını okumaya devam edelim:
Kur’ân’ın kaldırdığı recm vahşeti daha ne kadar sürdürülecek?
“Somali’deki recm vahşetini internetten dehşetle izledim. Bu insanlar, insanları İslâm’dan nefret ettirmek için ellerinden geleni yapıyor. Allah bunların şerrinden korusun. Kur’ân, recm vahşetini kaldırdığı halde maalesef sözde Müslüman âlimler Tevrat’ın hükmünü hadisleştirerek İslâm hukukuna soktular. İslâm’da recm olmadığını kaç kez yazdım ama maalesef rivayetleri Kur’ân’a üstün tutanlar bunda ısrar ettiler ve ediyorlar. Diyanet’in bu konuda uluslararası bir konferans düzenleyip akıl ve izan sahibi İslâm âlimlerince bir karar almaya çalışması uygun olur. Daha önce İran ve Nijerya’da iki recm olayıyla ilgili olarak yazdığım yazıyı burada güncelleştirerek yayınlamayı uygun görüyorum: Recm, Kur’ân’ın hükmü değildir. Yahudilik’ten İslâm hukuk kitaplarına geçirilmiştir. Birkaç yıl önce İran ve Nijerya’daki şimdi de Somali’deki Şeriat Mahkemesi’nin verdiği recm kararı Kur’ân’a aykırıdır. Çünkü Kur’ân’da recm yoktur. Karşıt cinsler (erkek-kadın) arasındaki yasal olmayan cinsel ilişkinin adı zinadır. Zinanın cezası, Nur Suresi 2’nci ayetine göre 100 sopadır. Eylemi yapanların bekâr yahut evli olmaları fark etmez. Çünkü Kur’ân evli-bekâr ayırımı yapmamış, genel söylemiştir. Kur’ân’ın kayıtlamadığını insanların sınırlamaya hakları yoktur.
Kur’ân’da recmin olmadığı kesin kanıtlarla sabittir. Şöyle ki: Zina cezasını açıklayan Nur Suresi 2’nci ayetin ardından gelen ayetlerde, kocası tarafından zinayla suçlanıp, dört şahitle eylemi tespit edilemeyen kadına azap (işkence) uygulanamayacağı belirtilmektedir. Demek ki evli kadının zina cezası öldürme değil, işkencedir (yani yüz sopadır). Yoksa ayette, bu kadının dövülmeyeceği değil, recmedilmeyeceği, öldürülmeyeceği ifadesi kullanılırdı. Nisa Suresi’nin 25’inci ayetine göre zina eden evli cariyelere, hür kadınların yarısı kadar ceza verileceği belirtilmiştir. Hür kadının zina cezası 100 sopadır. Bunun yarısı 50 sopa eder. Eğer hür evli kadının zina cezası recm (taşla öldürme) olsaydı, yarısı olmazdı. Hz. Peygamber’in, Maiz isimli birini recmettirdiği rivayeti ise çelişkilerle doludur. Çünkü rivayete göre Peygamber onu götürüp recmedenlere olayın nasıl geçtiğini sormuş, onlar da taşlamaya başladıklarında Maiz’in kaçmaya çalıştığını ama bırakmadıklarını, taşlayıp öldürdüklerini söylemişler. Peygamber, “Keşke bıraksaydınız” demiş. Şayet rivayet doğru ise Peygamber’in, bu cezanın uygulanmasından memnun olmadığını gösterir. Peygamber, uygulanmasından hoşlanmadığı, Kur’ân’da dayanağı bulunmayan bir cezayı niçin uygulatsın? Peygamber’in recmettirdiği yolundaki rivayetlerin hepsi bir iki kişinin aktarımı olup çelişkilerle, akıl ve mantığa aykırı şeylerle dolu, Yahudilerden Araplara geçmiş olan geleneğin, Peygamber sözü (hadis) biçimine sokulmasından ibaret sözlerdir. Kişi haberleri, fıkıh usulüne göre kesinlik değil, zan ifade eder. Kur’ân, zannın kesin bilgi olmadığını vurgular (Necm: 28). Recm gibi ağır bir ceza böyle zan ifade eden rivayetlere dayanılarak uygulanamaz. Kaldı ki Kur’ân’ın belirlediği dövme cezasının uygulanması için de olayın dört tanıkla, açıkça saptanması gerekir (Nur: 4). Kur’ân’a aykırı olan bu ceza, İslâm için utanç sebebi olmakta, İslâm’ın imajını bozmaktadır. Merhametlilerin en merhametlisi Allah, suçu ne olursa olsun, bir kulunun işkenceyle öldürülmesine razı olmaz ve böyle bir emir vermez. İnsanlar, kendi acımasızlığını Tanrı hükmü haline getirmişlerdir.
Tevrat’ın hükmüne göre…
Günah, sadece dışta görünür eylemden mi ibarettir? Günah, insanın içini, düşüncesini kirleten şeydir. Hz. İsa’nın huzuruna zinayla suçlanan bir kadın getirmişler. Tevrat’ın hükmüne göre bunu recmettirmesini söylemişler. Hz. İsa, “Haydi, hiç günah işlememiş kimseler, bu kadına taş atsın” demiş. Kimse taş atamamış. Çünkü aslında ötekiler, o zavallı kadından daha günahkârdılar ama günahlarını gizleyebilmişlerdi. Kadın ise günahını gizleyememişti. Hz. İsa, asıl günahın düşünce kirliliği olduğunu belirtmiştir: “Zina etmeyeceksin denildiğini işittiniz. Ben size derim: Bir kadına şehvetle bakan her adam zaten yüreğinde onunla zina etmiştir” (Matta: 5/27-29). İnanan erkek ve kadınların kötü düşünceyle bakmamalarını, kötü bakışlarını yummalarını emreden (Nur: 30-31) Kur’ân da aynı şeyi vurgulamaktadır.
ÖZETLE: Recm Kur’ân’ın hükmü değildir. Yahudilikten İslâm hukuk kitaplarına geçirilmiştir. Yahudiler dahi kitaplarındaki bu hükmü uygulamazken Kur’ân’ın kaldırdığı bu hükmü Müslümanların uygulaması İslâm’a leke sürmektedir. Siyasilere ve tüm etkili kişi ve kuruluşlara, Somali’deki bu vahşi cezanın bir daha başka bir yerde uygulanmaması ve fıkıh kitaplarına girmiş olan bu hükmün Kur’ân’a aykırı olduğunun karar altına alınması için çaba harcamalarını umuyor ve diliyorum.” Prof. Süleyman Ateş
Şeriatta, fıkıhta var
Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Zekeriya Beyaz, Kuran’da recm konusuyla ilgili her hangi bir ayet olmadığını belirtti. Prof. Beyaz, şunları söyledi:
‘‘Recm, Arapların eski ádetlerinde vardır. Ama İslam bunu kabul etmemiştir. Kuran’da böyle bir konu yoktur. Ancak şeriatta vardır. Şeriat İslam değildir, Kuran değildir. Şeriat İslam adına, Kuran adına yapılan yorumlardır, fıkıhtır. Geçmişte din álimlerinin İslam adına yapmış olduğu yorumlar içinde, içtihatlar içinde recm konusu da mevcuttur. Şu var ki bizi bu yorumlar bağlamaz, asıl olan Kuran’dır ve Kuran’da böyle bir şey mevcut değildir. İslam tarihinde, özellikle Türk İslam tarihinde recm olayı hemen hemen yok gibidir. Bir tane İstanbul’da Sultanahmet’te At Meydanı’nda yapılmış. Padişah da bundan hoşlanmamış, eleştirmiştir. Bir daha da böyle bir uygulama olmamıştır. İslamiyet eski örf ve ádetleri meşru kıldığı için içtihat söz konusu olmuştur.’’ Prof. Dr. ZEKERİYA BEYAZ
Tevrat’ta olan ceza
Eski İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk, recmin Kuran’da yer almadığını, fıkıh terimi olarak zina suçu işlemiş evli kadın veya erkeğin halk önünde taşlanarak öldürülmesini anlattığını söyledi. Prof. Öztürk, şunları anlattı:
‘‘Kuran’da tanıklarla belirlenip kesinlik kazanmış bir zina suçu için evli-bekar ayrımı yapmadan bir tek ceza getirilmektedir. ‘Celde’ yani kamu otoritesinin uygun bulacağı sopa, çubuk türünden bir aletle bir grup insanın görebileceği bir yerde seksen kez vurmak. Bu vuruşun öldürme veya yaralama maksadıyla yapılmaması gerektiği ittifakla kabul edilmektedir. Maksat, utandırma, caydırmaktır. Recm, Tevrat’ta bulunan bir cezadır. Neresinden bakarsanız bakın recm diye bir cezanın İslamda varlığını kabul, bizi içinde çıkamayacağımız çelişmelere, tutarsızlıklara, kuşkulara iter.” Prof. Dr. YAŞAR NURİ ÖZTÜRK
Bu konudaki önemli görüşleri aktardık. Dine getirilen Kuran dışı uygulamalar bu sayfalarda bıkmadan usanmadan ifşa edilmeye devam edilecektir.
Kaynaklar:
Prof. Süleyman Ateş, Yüce Kuran’ın Çağdaş Tefsiri, İst. 1982-1998, 127-128.
Admin
Admin
Admin

Mesaj Sayısı : 54
Kayıt tarihi : 14/05/15
Yaş : 62
Nerden : İstanbul

https://kunfeyekun.yetkinforum.com

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön

- Similar topics

 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz